Mandala Sanskritçe daire anlamına gelen eski bir kelimedir. Kutsal bir sanatsal form olarak uzunca bir geçmişe sahiptir. Derin manevi anlamı ve bütünlüğü temsil etmesiyle tanınır.
Birçok dini geleneğe göre mukaddes ve ruhani anlamlar taşıyan yerlere girerken maneviyatı yansıtmak için (Celtic haçlar ve diğer semboller ile kilise giriş kapısının üzerinde, kilisenin kubbesi içinde) sıklıkla kullanılmıştır.
Merkezinde deseni olan bir halka şeklin temelini oluşturmaktadır ve mandala olarak gösterilebilir. Fikir vücudumuzun dünya içinde hem de daha büyük olan evrenin içinde mevcut bulunan küçük hücrelerden oluştuğudur.
Ayrıca bu simge bizim çevremizi oluşturan ailemiz, arkadaşlarımız ve içinde bulunduğumuz toplumla olan ilişkilerimizi, bağımızı ve hayatı da temsil eder. Mandala öğretisi bize dışa ve içe dönük olarak ilişkilerimizi bir bütün olarak görmemize yardımcı olur.
Bugün mutlu olmaya yardımcı olacak mandala öğretisini benimsemeye devam ediyoruz. Mandala kavramı – kutsanmış çember – zihnin, ruhun ve bedenin iyileştirilmesi için pek çok avantaj sunar. Bu farkındalığın ve kendini anlamanın arttırılmasında özenli, yaratıcı ve yansıtıcı bir süreç olma özelliğini taşımaktadır. Yaratıcı bir mandala süreci gerginlik, kaygı ve korkuların serbest bırakılmasına yardımcı olmasının yanı sıra son derece rahatlatıcı ve huzur verici bir etkiye sahiptir.
Mandala kavramını gözünüzde canlandırabilmek için gözlerinizi kapatın ve şu fikri düşünün… Öyle bir çalışma ki merkezinde bir noktayla yada daireyle başlayan ve dışarıya doğru bu şekilde devam edip giden bir sanat eseri. Tasarım serbest akışlı ya da geometrik olabilir. Bir mandala kavramı hücre yapımız, güneş sistemi ve doğa (kar tanesi ya da deniz kabuğu ya da bir ayçiçeği) gibi çevremizdeki dünyada var olanları yansıtır.
Mandala öğretisi üzerinde çalışırken bu yaratıcı süreçten beklentinizin ne olduğuna karar verme yoluna girdiğinizde ( iyileşme, güçlenme, minnet ve barış ) ufak ayrıntıların güzelliğini düşünebilirsiniz.