INTERNATIONAL PATIENT

Teranostik Nedir, Nelerde ve Nasıl Kullanılır?

Teranostik Nedir?

Teranostik nedir; kesin tanı testlere dayanan, özel hedeflenmiş tedavilerin uygulanması ile hastalığın evresinin anlaşılmasını amaçlayan, gelişmekte olan bir nükleer tıp alanıdır.

Bu yöntem, hastalığın tedavi edilmesi ile hastanın tıbbi görüntülemeden olumlu bir sonuç almasına odaklanır. Bu yaklaşım ile geleneksel tıp, kişiselleştirilmiş ve daha hassas bir yönteme dönüşüyor. Teranostik yaklaşım nanoteknolojiyi, tanısal ve terapötik uygulamalar ile ilişkilendirip tek bir ajan elde ederek; tanı, ilaç edinme ve tedaviye yanıtın takibini kolaylaştırır.

Teranostik çalışmalarının kökeni, 1938 yılında, Berkeley California Üniversitesi’nde radyoaktif iyot-131’i keşfeden Glenn Seaborg ve John Livinghood’un öncü çalışmalarına kadar dayanır. İyot-131, tiroid kanserinin tanı ve tedavisinde altın standart haline gelmiş, tüm dünyada nükleer tıp görüntülemelerinde kullanılan bir radyoizotoptur.

Amaç potansiyel biyolojik hedefleri belirlemek ve hasta için kişiselleştirilmiş bir tedavi planı geliştirebilmektir. Radyofarmasötiklerin ve tanı yöntemlerinin geliştirilmesi, teranostik ajanlarının, çeşitli nükleer tıp birimlerinde kullanılmasına imkan sağlayacaktır.

Terapötik Ajanlar Nelerdir?

Teranostik’in arkasındaki düşünce, teşhis görüntülerinin elde edilmesini sağlamak için insan vücudundaki belirli biyolojik yollardan yararlanmaktır. Oluşan dijital görüntülerin dönüştürülmesi, terapötik dozun özel olarak hastalık bölgesini hedefleme olasılığını artırır bu sayede çevre dokulara verilen hasar sınırlanmış olur. Özel tanı testlerinin kullanıldığı bu yaklaşım ile tümör hücreleri üzerindeki belirli moleküler hedefler tanımlanır ve böylece tedavi edici ajanın reseptörlere bağlanarak spesifik olarak tümöral alanı hedeflemesi sağlanır.

Nükleer tıp görüntülemesinde teranostiklerin kullanılmaya başlaması, özellikle onkoloji alanındaki hastalar için tanı ve tedavi geliştirme sürecinde ciddi değişimlere yol açtı. Bu değişim, “her duruma uyan tek ilaç” prensibine dayanan geleneksel tedavi yaklaşımlarının tersidir.  Bu yaklaşımın ekonomik faydaları da oldukça fazladır çünkü hasta olumlu tedavi sonuçları elde etmesini sağlayacak uygun dozda tedavi planını alacaktır.

Günümüzde teranöstik yöntem, belirli bazı hastalıkların alt tiplerini yok etmek amacıyla hedefe yönelik tedavi kullanarak kişiselleştirilmiş tedavi planlarının geliştirilmesine odaklanmak için tıbbi ve araştırma kurumlarında kullanılmaktadır ve buna hastaların genetik profillemesi de dahil olabilir. Nükleer tıp görüntülemeleri ve biyolojik birimler arasındaki ortak çalışmalar, güvenlik aralığı gibi

konularda ilaç etkinliğinin en uygun şekle gelmesinde başarılı olacak rehberler oluşmasını sağlayacaktır. Bu yaklaşımın esası, ilaç geliştirme sürecini rasyonalize etmek ve maliyeti düşürmektir. İkili teşhis ve terapi aracı, hastalığın alt tiplerinin aydınlatılmasında ve hastadaki ilerlemesinin anlaşılmasında merkezi bir yer tutacaktır. Elde edilen tüm bilgiler, uygulanacak ilacın tipini, doz programlarını ve hastanın tedaviye nasıl yanıt verdiğinin anlaşılmasını içeren tedavi planını ilerletmek için genel bir mantık oluşturacaktır.

Nükleer Tıp Görüntülemelerinde Nasıl Kullanılır?

Son 10 yılda radyonüklid galyum-68 kullanımı olan nöroendokrin tümörler için benzer bir model geliştirilmiştir. Bu PET radyotracer, DOTA-oktreotat şelatı yapar ve ondan tümörün tanısında faydalanılır. Indium-111 oktreotid görüntülemesi ile kıyaslandığında sensitivitesi daha yüksektir. Hastalığın derecesinin belirlenmesi, galyum-68 DOTA-TATE kullanılarak somatostatin reseptör hacminin hedeflenmesi ile ve PET-CT gibi taramalar ile yapılabilir.

Galyum-68 DOTA-TATE PET-CT görüntüleme yanıtı olan hastalar, karsinoid tümörler ve pankreatik endokrin tümörlerin tedavisi için Lutesyum-177 oktreotid tedavisi alabilir. Bu vakalarda, hekim tavsiyesi ile hastaneden ayrılmadan önce hastaya 4-6 saatlik Lutesyum-177 okreotid infüzyonu verilir. Beta yayılım yapan terapötik radyofarmasötik Lutesyum Oktreotid Tedavisi olarak bilinir.

Kişiselleştirilmiş tıpta teranostik yaklaşım, aşağıda örneklenen bir dizi dönüm noktası ile hız kazanmaktadır:

Teranostik, kansere yönelik hedeflenmiş tedavinin uygulanmasında tümöral farklılıklar nedeni ile birçok zorluk gösterir. Moleküler özelliklerin kullanımı, tümörün yeniden sınıflanabilmesine ve her hastada, en umut verici sonucu sağlayacak en iyi hedeflenmiş tedavilerin uygulanmasına imkan tanır.

Çeşitli çalışmalarda, tümör üzerindeki reseptörleri tanımlamak için özel görüntüleme probları incelenmiştir. Yalnız PET-CT değil aynı zamanda tek foton emisyon tomografisini (SPECT-CT) de içermektedir. Bununla birlikte bu hibrit tarayıcılar, özel terapötik nadyonüklid ajanların kullanımı ile tanı ve tedavi işlevleri arasında değişimler oluşturarak oldukça değerli olduklarını ispatlamışlardır. Üstelik bu moleküler görüntüleme teknikleri, hedef belirleme ile tedavi arası bağlantı kurmak ve bunu hastanın tedavi planına göre bireyselleştirmek konularında yüksel potansiyele sahiptir.  İn vivo doku karakterizasyonu için bir potansiyel oluşturması ve hastalığın seyrine dair tahminleri geliştirmesi de eklenebilir. Tüm bu bileşenler, biyopsi ve tedavi izlemi açısından bir yol haritası açar.

Teranostik, kişiselleştirilmiş tıp yaklaşımı aracılığı ile kanserli bölgeleri hedeflemek için ilaç seçimini mümkün kılar ve bu, tanı testlerinden işlenen bilgilerin sonucudur. Hedeflenmiş tedavi yöntemleri, kişiselleştirilmiş tıbbın nihai amaçlarına yönelerek onkoloji ve nükleer tıp görüntülemelerinde yaygınlaşmaktadır.