2019 yılının sonlarında başlayarak hızla yayılan ve tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 salgını 1,5 yıla yakın bir sürede yüz milyonu aşkın kişiyi etkilemiş ve 2,6 milyondan fazla kişinin ölümüne neden olmuştur.
COVID-19 hastalığına neden olan koronavirüslerin birçok özelliği Bilim Dünyası için de yenidir. Bulaşma yollarından, yaptığı klinik tablolara, tedavisinden, korunma önlemlerine dek birçok konuda her gün yeni bilgiler ortaya çıkmakla beraber; artık hastalık hakkında bildiklerimiz bilmediklerimizden çok daha fazladır. Bilimsel olarak etkinliği kanıtlanmış önlemler ile hastalıktan korunmak ve yeni normaller ile hayatımızı sürdürmek mümkündür.
Virüse özgün etkili bir tedavi bulunana ve aşılama çalışmaları yeterince yaygınlaşana kadar hepimiz için risk devam etmektedir.
Neolife Tıp Merkezi olarak; kanser tedavisi gören veya kanserden kurtulan hastalarımızın, koronavirüslerin neden olduğu küresel salgın nedeniyle sağlıklarının olumsuz etkilenmesi endişesinde olduklarının farkındayız. Bu nedenle sık sorulan soruları derleyerek hastalarımızın ve yakınlarının bilgisine sunuyoruz. Ancak unutulmamalıdır ki, hastalarımızın her birinin tedavisi kişiye özeldir. Bu nedenle hastalarımız isterlerse, hekimlerimiz ve sağlık ekiplerimizle görüşerek kendilerine özgü önlemler ve tedavi planları konularında daha ayrıntılı bilgi alabilirler.
Yeni koronavirüs 2019 (COVID-19), SARS CoV-2 virüsünün neden olduğu hastalıktır. COVID-19 hastalığına neden olan bu virüs 2003 yılındaki SARS salgınıyla aynı virüs ailesinden olmakla birlikte yeni tanımlanmış ve birçok özelliği yeni tanınır ve bilinir olmuştur.
Hastalık esas olarak damlacık yoluyla bulaşır. Damlacık yoluyla bulaşma, çevreye saçılan 5 mikrondan büyük parçacıklarla olur. Bu parçacıklar, büyük oldukları için 1 metreden uzağa gidemeden yüzeylere ve yere düşer.
Öksürük ve hapşırık durumunda 2-3 metre kadar uzağa gidebilir. Damlacık yoluyla bulaşan hastalıkların en bilinen örneği influenzadır (grip). Bu tür hastalıklarda, doğrudan bulaşmayı engellemenin yolu araya 1-2 metre mesafe koymaktır. Ayrıca hasta olan kişi cerrahi maske kullanmalıdır. Hastaya 1 metreden fazla yaklaşması gereken kişiler de mutlaka cerrahi maske takmalıdır.
Temas yoluyla bulaşma, ellerin yüzeylerdeki (bilgisayar, cep telefonu, masa, aydınlatma armatürleri, kapı kolu vb.. ) parçacıklarla temas etmesinin ardından ellerin ağız, burun, göz ve yüze temas etmesiyle bulaşıcı parçacıkların üst solunum yolu aracılığıyla vücuda girmesiyle olur. Hastalığın temas ile bulaşmasını azaltmadaki iki önemli nokta el temizliği ve el değen yüzeylerin sık temizlenmesidir.
SARS CoV-2 virüsünün bulaşıcılığı grip (influenza) virüsüne göre 3 kat daha fazla, kızamık virüsüne göre 4 kat daha azdır. Kuluçka süresi (yani virüs bulaştıktan sonra şikayetlerin ortaya çıkmasına kadar geçen süre) ortalama 5 gün olup 14 güne kadar uzayabilmektedir.
Virüsü taşıyan kişilerden sağlam kişilere uygun koruyucu malzeme kullanılmadığı durumlarda bulaşmaktadır. Bulaşma katsayısı farklı çalışmalarda 1.1 – 3.4 arasında gösterilmiştir. (Munster, et al. 2020) Enfeksiyonu olup virüs yayan ancak kendilerinde henüz belirti görünmeyen kişiler de hastalığı başkalarına geçirebilmektedir. Çalışmalar, virüsü alanların belirti göstermeden 1-3 gün önce virüsü yaymaya başladığını göstermektedir. (Kimball,2020). SARS CoV-2 ile enfekte bazı kişiler kendileri hiç belirti sergilemese bile virüsü ortalığa saçabilirler ve böylelikle başka kişilerin enfekte olmasına neden olabilirler. Koronavirüs (COVID-19) ile enfekte olduğu doğrulanmış hasta bir kişiden tamamen sağlıklı bir kişiye virüsün bulaşarak hasta etme ihtimali %1’dir.
Asemptomatik geçiş olarak tanımlanan bu durum önemlidir çünkü asemptomatik olguların toplam içindeki oranı %6 ile %41 arasında değişmektedir (Byambasuren, 2020)
Hastalığın tipik bulguları yüksek ateş ve/veya öksürük ile nefes darlığıdır. Bazı hastalarda kas ağrıları, burun tıkanıklığı, burun akıntısı, boğaz ağrısı veya ishal de görülür. Solunum yoluna ilişkin yakınmalardan önce koku almada ve tat almada azalma ortaya çıkabilmektedir. Yaşlılarda ve bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde ateş görülmeyebilir. Çevreye ilgisizlik, uyku hali, deliryum gibi yakınmalar ortaya çıkabilmektedir.
Hastalık belirtileri genellikle hafiftir ve yavaş yavaş ortaya çıkar. Koronavirüs enfeksiyonu doğrulanmış kişilerde ölüm olasılığı %2 , kritik hastalık (solunum yetmezliği , şok , çoklu organ yetmezliği vb ..) olasılığı %5′ tir. Hastaların %80’inde, oksijen düşüklüğü ya da nefes darlığı olmaksızın hastalık hafif şekilde atlatılmaktadır.
Hasta bir kişinin iyileşme süresi 2-6 hafta arasında değişir. Koronavirüs herkese bulaşabilmektedir. Neyse ki bulaşın olduğu grupta ölüm riski %2’dir. Yani Koronavirüs bulaşması herkeste ölüme sebep olmaz.
Ölüm riski yaşlılar, kalp ya da akciğer hastalığı olanlar ve bağışıklık sistemi zayıflamış olanlarda (organ nakli olanlar, kanser hastaları vs) görece daha yüksektir.
Hiçbir belirti olmadan da koronavirüs enfeksiyonu saptanabilir. Bu durumdaki hastalar, evde kalarak ve dinlenerek tamamen iyileşmektedir.
Yeni Koronavirüs tanısı için gerekli moleküler testler ve antikor testleri ülkemizde mevcuttur. Burun ve boğazdan alınan sürüntü örneği ile virüsün varlığını gösteren moleküler testler (PCR) , kan örneği ile de antikor testleri yapılmaktadır. Ayrıca bazı şüpheli vakalarda bilgisayarlı akciğer tomografisi ve kandan yapılan özel tetkikler ile de Koronavirüs tanısı konulabilmektedir.
Koronavirüs tanısı alan hastalar klinik durumlarına göre, hastanede veya evde Sağlık Bakanlığının rehberlerine uygun olarak sağlık profesyonelleri tarafından tedavi edilmektedir.
Sadece Koronavirüslere özgü bir ilaç henüz mevcut değildir. Bununla beraber, tedavide diğer virüs hastalıklarında kullanılan ilaçlar ve bazı destek tedaviler başarıyla kullanılmaktadır. Virüs bulaşmış olan kişilerin önemli bir kısmı da hastalığı hafif geçirdiğinden, ilaç tedavisi başlanmamakta, izolasyon ve evde izlem ile tamamen iyileşmektedir.
Virüsün bulaşması açısından belirgin bir fark gösterilememiş olsa da, bulaşma sonrasında hastalığın daha ağır seyrettiği bazı gruplar Koronavirüs enfeksiyonu açısından risk grubu olarak tanımlanmıştır.
*COVID-19 hastalığı için risk grubunda olan kronik hastalıklar TC Sağlık Bakanlığı tarafından 02.06.2020 tarihli genelge ile tanımlanmıştır.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre, COVID-19 için 13 Ağustos 2020 tarihi itibarıyla aralarında Türkiye’nin de olduğu ondan fazla ülkede toplam 167 aşı çalışması devam etmektedir. COVID-19 için şu ana kadar geliştirilmiş 3 çeşit aşı mevcuttur; inaktif aşılar, mesajcı RNA (mRNA) aşıları, viral vektör (adenovirüs) aşıları. Ülkemizde Çin kaynaklı inaktif virüs aşısı risk gruplarında uygulanmaya başlanmıştır.
Maskeyi hem kişi hem de karşısındaki kişi doğru şekilde kullanırsa %90’dan fazla koruyucudur. Maskenin doğru kullanımı; doğru maske seçimi (telli cerrahi maske, mümkünse TSE onaylı), ağız ve burnun tam kapatılması, maskenin ellenmemesi, lastiklerinden tutularak çıkarılması, hapşırma /öksürme sonrasında yada maske nemlendiğinde maskenin değiştirilmesi, aralıksız kullanımda maskenin 4 saatte bir yenilenmesi, kullanılmış maskelerin ortamlarda bırakılmaması ve maske ellendikten sonra ellerin en az 20 saniye su ve sabunla yıkanmasını kapsar.
Evet. Kanserin hem kendisi, hem tedavisi (ameliyat, kemoterapi, radyoterapi) hem de eşlik eden durumlar (altta yatan akciğer hastalığı (KOAH gibi), beslenme yetersizliği vs) kanserli hastada hem enfeksiyon ihtimalini artırmakta, hem de enfeksiyon olduğunda hastalığın daha ciddi seyretmesine yol açmaktadır. Bu durum Koronavirüs enfeksiyonu için de geçerlidir. Yani kanser varlığında Koronavirüs enfeksiyonu daha ciddi seyredebilir.
Koronavirüs salgının olması nedeni ile kanser tedavisini durdurmanın ya da ara vermenin bilimsel bir dayanağı yoktur.
Hekiminizin kararı ile kansere yönelik tedaviye ve önerdiği tıbbi beslenme ürünlerine devam edilmelidir.
Kanser hastaları enfeksiyondan koruyucu genel tedbirlere Koronavirüs salgınında da devam etmelidir.
Koronavirüs damlacık yoluyla bulaşmaktadır. Dolayısıyla hastalıktan korunmada en önemli faktör hijyendir. Diğer salgın durumlarında olduğu gibi Koronavirüsten korunmanın temelini; el, gıda ve bulunulan ortamın (hava ve yüzeylerin ) temizliği oluşturur.
Koronavirüs, birçok enfeksiyon etkeni gibi hasta kişilerden saçılan damlacıkların ağız, burun ve gözler yoluyla (yani damlacık yoluyla) vücudumuza girmesiyle bulaşmaktadır. Hasta kişideki bu damlacıklar; nefes alıp verme, konuşma sırasında bir metreye kadar yayılır. Bağırarak konuşma, şarkı söyleme, hapşırma, öksürme esnasında bu mesafe iki metreden fazladır. Virüs içeren damlacıklar havaya saçılır ve bir müddet sonra yüzeylere yapışır (kapı kolu, asansör düğmesi, masa, musluk, para, bilgisayar vs) ve canlılığını bu yüzeylerde uzun süre sürdürebilir. Hasta kişinin virüsü bulaştırdığı bu yüzeylere dokunduktan sonra eller ile yüze (ağız, burun, göz) dokunmaktan kaçınılmalıdır.
Korunma için; maske kullanmak, her an sosyal mesafeyi korumak ve hijyene dikkat etmek ana kuraldır.
Bu nedenle pandemi tamamen bitene kadar sadece riskli grupların değil, HERKESİN maske-mesafe-hijyen kuralına uymaya devam etmesi gerekmektedir.
Kaynaklar :