Bağırsak kanseri (kolon kanseri) sindirim sistemimizin en son bölümü olan kalın bağırsağın (kolon) kanseridir. Kalın bağırsak kanseri vakalarının büyük bölümü adenomatöz polip adı verilen küçük, kanseröz olmayan (iyi huylu) hücre kümeleri şeklinde başlar. Bu iyi huylu hücre kümelerinin bazıları zamanla kalın bağırsak kanserine dönüşebilmektedir.
Polipler küçük olabilirler ve neden olursalar da az sayıda belirtiye neden olurlar. Bu nedenle, doktorlar kansere dönüşmeden önce polipleri belirleyip çıkararak kalın bağırsak kanserinin önlenmesine yardımcı olmak için tarama testlerinin düzenli şekilde yapılmasını önerirler.
Kolon kanseri belirtileri ve bulguları aşağıdakileri içerir:
Kalın bağırsak kanseri olan birçok insan hastalığın erken evrelerinde hiçbir belirti yaşamaz. Belirtiler ortaya çıktığında kanserin büyüklüğü ve kalın bağırsağınızdaki yerine bağlı olarak belirtiler olasılıkla farklılık gösterecektir.
Kolon kanseri belirtilerini yaşıyorsanız ne zaman doktora görünmelisiniz?
Kalın bağırsak kanserinin dışkıda kan veya bağırsak alışkanlıklarında süregelen değişiklik gibi belirtilerinden herhangi birini fark ederseniz doktorunuzdan bir randevu almakta tereddüt etmeyin.
Kalın bağırsak kanseri taramasına ne zaman başlamanız gerektiğini doktorunuzla konuşun. Kılavuzlar genellikle kalın bağırsak kanseri taramalarına elli yaşında başlanmasını önermektedir. Doktorunuz, hastalığın aile öyküsü gibi diğer risk faktörlerini taşıyorsanız, daha sık veya daha erken tarama yapılmasını önerebilir.
Çoğu olguda kalın bağırsak kanserine yol açan etmenler belirli değildir. Doktorlar, kalın bağırsaktaki sağlıklı hücrelerin genetik kopyalarında, DNA’sında, bir hata ortaya çıktığında kalın bağırsak kanserinin meydana geldiğini biliyorlar.
Sağlıklı hücreler, vücudun normal işlevini sürdürmesi için belirli bir düzen içerisinde büyüyüp bölünürler. Ancak bir hücrenin DNA’sı hasar görüp hücre kanserli hale geldiğinde, yeni hücreye ihtiyaç duyulmadığında dahi bu hücreler çoğalmaya devam ederler. Bu hücreler biriktikçe bir tümör oluştururlar.
Kanserli hücreler zaman içerisinde yakınlarındaki normal dokuyu istila edip zarar verecek şekilde büyüyebilirler. Ayrıca, kanserli hücreler vücudun diğer bölümlerine gidip oralarda depozitler oluşturabilirler (metastaz).
Kalın bağırsak kanseri riskini artıran kalıtsal gen mutasyonları aile içerisinde aktarılabilmektedir, ancak bu kalıtsal genler kalın bağırsak kanserlerinin sadece küçük bir bölümüyle bağlantılıdırlar. Kalıtsal gen mutasyonları kanseri kaçınılmaz hale getirmezler ancak bireyin kanser riskini anlamlı şekilde artırabilirler.
Kalıtsal kalın bağırsak kanseri sendromlarının en sık görülen türleri şunlardır:
Lynch sendromu olarak da bilinen HNPCC kalın bağırsak kanseri ve diğer kanserlerin riskini artırır. HNPCC bulunan bireyler elli yaşından önce kalın bağırsak kanseri geliştirme eğilimindedirler.
FAP, kalın bağırsağın ve rektumun iç yüzeyini döşeyen binlerce polip gelişmesine neden olan nadir görülen bir hastalıktır. FAP tedavi edilmediğinde hastaların kırk yaşından önce kalın bağırsak kanserine yakalanma riski büyük ölçüde artar.
FAP, HNPCC ve diğer daha nadir kalırsal kalın bağırsak kanseri sendromları genetik testlerle tespit edilebilmektedir. Ailenizdeki kalın bağırsak kanseri geçmişinden kaygı duyuyorsanız, aile öykünüzün bu rahatsızlıkların riskini öngörüp öngörmediğini öğrenmek için doktorunuzla konuşun.
Çok sayıda insanla yapılan çalışmalar tipik Batılı beslenme tipi ile kalın bağırsak kanseri artan riski arasındaki birlikteliği göstermiştir. Bu beslenme tipi yağlar açısından zenginken lifli gıdalar açısından fakirdir.
İnsanlar tipik beslenme tipinin yağ açısından fakir ve lifli gıdalar açısından zengin olduğu alanlardan, batılı beslenme tipinin çok yaygın olduğu alanlara taşındıklarında, bu insanlardaki kalın bağırsak kanseri riski belirgin şekilde artar. Bunun altında yatan mekanizma anlaşılabilmiş değildir, ancak araştırmacılar yağ içeriği yüksek olup lif içeriği düşük diyetin kalın bağırsakta yaşayan mikrobiyal organizmaları etkileyip kanser riskine katkıda bulunan enflamasyona yol açıp açmadığını incelemektedirler. Bu aktif bir inceleme alanıdır ve araştırmalar devam etmektedir.
Kalın bağırsak kanseri riski orta düzeyde olan insanlar taramalarına elli yaşında başlamayı düşünebilirler. Ancak aile öyküsünde kalın bağırsak kanseri olan bireyler gibi risk artışı bulunan kişiler taramaya daha erken başlamayı düşünmelidirler.
Çeşitli tarama seçenekleri mevcut olup her biri kendine özgü avantaj ve dezavantaja sahiptir. Elinizdeki seçenekleri doktorunuzla konuşun ve sizin için uygun olan testlere birlikte karar verin.
Günlük yaşamınızda değişiklikler yaparak kolon kanseri riskinizi azaltmak için adımlar atabilirsiniz. Aşağıdaki adımları atın:
Bazı ilaçların kanser öncesi polipleri veya kolon kanseri riskini azalttığı bulunmuştur. Bununla birlikte, bu ilaçları ortalama kolon kanseri riski olan insanlara önermek için yeterli kanıt bulunmamaktadır. Bu seçenekler genelde kolon kanseri riski yüksek olan insanlar için geçerlidir.
Örneğin, bazı bulgular azalan polip ve kolon kanseri riskinin aspirin veya aspirin benzeri ilaçların düzenli kullanımı ile ilişkilendirmektedir. Ancak, hangi dozun ve ne kadar süre kullanımın kolon kanseri riskini azaltmak için yeterli olacaktır, bu açık değildir. Gastrointestinal kanama ve ülser dâhil olmak üzere günlük olarak her gün aspirin kullanmanın bazı riskleri vardır, dolayısıyla doktorlar kolon kanseri riskiniz yüksek olmadığı sürece bunları önleme stratejisi olarak önermezler.
Doktorlar, kalın bağırsak kanserinin erken evredeki belirtilerini aramak amacıyla herhangi bir bulgu veya belirtisi olmayan sağlıklı insanlarda belirli tarama testlerinin yapılmasını önerirler. Kalın bağırsak kanserinin en erken evrede yakalanması en yüksek tedavi şansını getirmektedir. Tarama yaptırmanın kalın bağırsak kanseri nedeniyle ölme riskini azalttığı gösterilmiştir.
Kalın bağırsak kanseri riski orta düzeyde olan insanlar taramalarına elli yaşında başlamayı düşünebilirler. Ancak aile öyküsünde kalın bağırsak kanseri olan bireyler gibi yüksek riski bulunan kişiler taramaya daha erken başlamayı düşünmelidirler.
Çeşitli tarama seçenekleri mevcut olup her biri kendine özgün avantaj ve dezavantaja sahiptir. Önünüzdeki seçenekleri doktorunuzla konuşun ve sizin için uygun olan testlere birlikte karar verin. Tarama için kolonoskopi kullanılmışsa, polipler kansere dönüşmeden işlem esnasında alınabilir.
Bağırsak duvarındaki hücreler düzenli olarak dökülmekte ve yenilenmektedir. Aynı durum polipler için de geçerlidir. Dökülen hücrelerin parçalanması sonucunda dışkıda polip DNA’sına ulaşılabilir. Genetik analiz ile bu poliplerin iyi huylu veya kötü huylu olduğu tespit edilebilir. Bu test kişinin herhangi bir sağlık kuruluşuna gitmeden gerçekleştirebileceği bir tarama şeklidir. Poliplerin malin olduğu raporlandığı takdirde kolonoskopi ile teyit edilmesi gerekir.
Bu hücreler DNA’sını sadece bağırsak boşluğuna değil kana da bırakmaktadır. Epigenetik analiz ile bir tüp kan, tümörü daha lokalken ve semptom oluşturmamışken teşhis edilmesini sağlar.
Bulgular ve belirtiler sizde kalın bağırsak kanseri olabileceğini gösteriyorsa doktorunuz bir veya birden fazla test ve işlem yapılmasını önerebilir:
Doktorunuz ayrıca kalın bağırsak kanserleri tarafından bazen üretilen bir kimyasalı analiz etmek için de bir kan testi yapabilir (karsinoembriyonik antijen veya CEA). Kanınızdaki CEA seviyesinin zaman içerisinde takip edilmesi doktorunuzun prognozunuzu anlamasına ve kanserinizin tedaviye yanıt verip vermediğini belirlemesine yardımcı olabilir.
Kalın bağırsak kanseri tanısı konulduktan sonra doktorunuz kanserinizin yayılımını (evresini) belirlemek için testler isteyecektir. Evreleme sizin için en uygun tedavilerin belirlenmesine yardımcı olur.
Evreleme amacıyla kullanılan testler içerisinde karın, pelvis ve göğüsün bilgisayarlı tomografileri gibi görüntüleme yöntemleri yer alır. Birçok olguda, kanserin evresi kalın bağırsak kanseri ameliyatından sonrasına dek belirlenemeyebilir.
Kalın bağırsak kanserinin evreleri şunlardır:
Doktorunuzun önerdiği tedavi türü büyük oranda kanserinizin evresine bağlı olacaktır. Üç ana tedavi seçeneği cerrahi müdahale, kemoterapi ve radyasyon tedavisidir.
Kalın bağırsak kanseriniz çok küçükse, doktorunuz aşağıda açıklanan minimal invaziv cerrahi (en az müdahaleyle yapılan ameliyat) yaklaşımını önerebilir:
Kalın bağırsak kanseriniz kalın bağırsağınızın içerisine veya kalın bağırsak boyunca büyümüşse, cerrahınız aşağıdakileri önerebilir:
Bu işlemde cerrah kalın bağırsağınızın kanserli bölümüyle birlikte kalın bağırsağın kanserli bölümünün her bir tarafındaki normal doku kenarlarını çıkartır. Sıklıkla, cerrahınız kalın bağırsak veya rektumun sağlıklı bölümlerinin birbirlerine yeniden bağlanmasını sağlayabilir. Bu işlem çoğunlukla bir minimal invaziv yaklaşım (laparoskopi) ile yapılabilmektedir.
Kalın bağırsak veya rektumunuzun sağlıklı bölümlerini yeniden birleştirmek mümkün olmadığında ostomiye ihtiyaç duyabilirsiniz. Bu işlem geride kalan bağırsak bölümünden karın duvarınızda bir açıklık oluşturarak, oluşturulan boşluğa tam oturan bir torbaya dışkının çıkarılmasını içerir.
Bazen, ostomi sadece geçici amaçlı olup kalın bağırsak veya rektumunuza ameliyat sonrasında iyileşmeleri için zaman kazandırır. Bununla birlikte bazı vakalarda kolostomi kalıcı olabilir.
Kalın bağırsak ameliyatında çoğunlukla yakındaki lenf düğümleri çıkarılıp kanser açısından incelenir.
Kanseriniz fazlasıyla ilerlemişse veya genel sağlık durumunuz çok kötüyse, cerrahınız yaşadığınız belirtileri iyileştirmek amacıyla kalın bağırsağınızdaki tıkanıklığı açmak veya diğer sorunları rahatlatmak için ameliyat yapılmasını önerebilir. Bu ameliyatın amacı kanseri iyileştirmek olmayıp kanama ve ağrı gibi bulgu ve belirtileri rahatlatmaktır.
Kanserin sadece karaciğere yayıldığı ancak genel sağlık durumunun iyi olduğu özel vakalarda doktorunuz kanserli lezyonun karaciğerinizden çıkarılması için ameliyat önerebilir. Bu ameliyattan önce veya sonra kemoterapi kullanılabilir. Bu yaklaşım kanserden uzun süre kurtulma şansı sağlar.
Kemoterapi, kanser hücrelerini yok etmek için ilaçları kullanır. Kalın bağırsak kanserinde kemoterapi, genellikle ameliyattan sonra, eğer kanser lenf düğümlerine yayılmışsa verilir. Bu şekilde, kemoterapi kanserin tekrarlaması riskinin ve kanser sebepli ölümün azaltılmasına yardımcı olabilir. Kemoterapi, bazen ameliyattan önce, operasyon öncesi kanseri küçültmek için de kullanılabilir. Ameliyat öncesi kemoterapi rektal kanserde kolon kanserine göre daha yaygındır.
Kemoterapi vücudun diğer alanlarına yayılmış kalın bağırsak kanseri belirtilerini rahatlatmak için de verilebilir.
Radyasyon tedavisi, ameliyat esnasında daha kolay çıkarılabilmesi amacıyla büyük tümörlerin ameliyat öncesinde küçültülmesi veya kalın bağırsak kanseri ve rektum kanserinin belirtilerinin hafifletilmesi için X ışını benzeri güçlü enerji kaynaklarını kullanır. Tek başına radyoterapi veya kemoterapi ile birlikte radyoterapi, rektal kanserin başlangıç tedavisinde standart tedavi seçenekleridir, ardındansa cerrahi müdahale gelir.
Normal bir hücre kanser hücresine DNA üzerindeki genetik dizinin değişmesi sonucu hücrenin kontrolsüzce büyümesi ve çevre dokuya zarar vermesiyle gerçekleşir. Bu değişiklikler gelecek nesle aktarılmadığı için somatik mutasyon olarak tanımlanır. Dolayısıyla kanser, somatik hücrelerin genetik bir hastalığı olarak kabul edilebilir. Bu sebepten ötürü her kanser kendisine özgüdür ve bu özgün farklılıklara dikkat edilmesi gerekmektedir. Bu mutasyonların bazıları hedeflenebilir ve çok daha az yan etkili ve başarılı tedaviler gerçekleştirilebilir. Kapsamlı tümör profilleme size hangi hedefli ilacın uygun olduğunu, hangi kemoterapinin işe yaramayacağını ve muhtemel klinik çalışmaları verir. Son yıllarda çıkan, başarısı her geçen gün artan ve tıbbi kılavuzlara giren akıllı ilaçlar ve immün tedavi kapsamlı tümör profilleme ile mümkündür. Tıbbi kılavuzların yetersiz kaldığı kompleks vakalarda endikasyon dışı ilaç kullanımı ve tedavi için hekimlerin seçenekleri bu yolla arttırılabilir.
Bu test için numune olarak kanser dokusu altın standart olsa da kan ile de çalışabilmektedir.
Kanser hücrelerinin büyümesine olanak tanıyan özel kusurları hedef alan ilaçlar ileri evre kolon kanseri bulunan insanların kullanımına sunulmaktadır ve aşağıdakileri içerir:
Hedefe yönelik ilaçlar tek başına veya kemoterapiyle birlikte verilebilirler. Hedefe yönelik ilaçlar çoğunlukla ileri evre kalın bağırsak kanseri bulunan kişilerde bir seçenek olarak düşünülmektedir.
Hedefe yönelik ilaçlar bazı kişilerde sonuç verirken diğerlerinde tedaviye yanıt gözlenmez. Araştırmacılar hedefe yönelik ilaçlardan fayda sağlaması en muhtemel hastaları belirlemede son zamanlarda ilerleme kaydetmişlerdir. Daha fazlası bilinene dek, doktorlar bu tedavileri kullanma kararı verirken hedefe yönelik ilaçların sınırlı faydası karşısında yan etki riski ve yüksek maliyeti dikkatli şekilde tartmaktadırlar.
İlerlemiş kolon kanseri olan bazı hastalar, pembrolizumab (Keytruda) ve nivolumab (Opdivo) gibi antikorlarla immünoterapiden yararlanma şansına sahiptir. Bir kolon kanserinin bu immünoterapilere cevap verip vermeyeceği, tümör dokusunda yapılan spesifik bir test ile belirlenebilir.
İmmünoterapi hakkında daha fazla bilgi almak için İmmünoterapi sayfamızı ziyaret edebilirsiniz
Destekleyici (palyatif) bakım
Palyatif bakım, ağrıyı ve ciddi hastalıkların diğer belirtilerini hafifletmeye odaklanmış özel tıbbi bakımdır. Palyatif bakım uzmanları, devam etmekteki bakımınızı tamamlayıcı nitelikte ayrı bir destek sağlamak amacıyla sizinle, ailenizle ve diğer doktorlarla birlikte çalışırlar.
Palyatif bakım diğer bütün uygun tedavilerle birlikte kullanıldığında, kanserli insanlar kendilerini daha iyi hissedebilirler ve daha uzun yaşayabilirler.
Palyatif bakım, içerisinde doktorların, hemşirelerin ve özel eğitim almış diğer sağlık uzmanlarının yer aldığı bir ekip tarafından verilir. Palyatif bakım ekipleri, kanserli insanlar ve ailelerinin hayat kalitesini arttırmayı amaçlarlar. Bu bakım türü, alabileceğiniz iyileştirici tedaviler veya diğer tedavilerin yanı sıra sunulur.