INTERNATIONAL PATIENT

Akciğer Kanseri nedir?

Yapısal olarak normal akciğer dokusundan olan hücrelerin ihtiyaç ve kontrol dışı  çoğalarak akciğer içinde bir kitle (tümör) oluşturmasıyla başlar. Bu kitle öncelikle bulunduğu ortamda büyür, daha ileriki aşamalarda ise çevre dokulara veya dolaşım yoluyla uzak organlara (karaciğer, kemik, beyin, vb) yayılarak hasara yol açar. Akciğer Kanseri tüm kanser türleri arasında erkeklerde ölüme sebep olan birinci, kadınlarda ise ikinci kanser türüdür. Dünyada her yıl yaklaşık 1.3 milyon kişi akciğer kanseri sebebiyle ölmektedir. Fakat yeni geliştirilen akciğer kanseri tedavi yöntemleri ile ortalama yaşam süresi ve kalitesi artmıştır.

Belirtileri nelerdir?

Belirtiler hastalık oldukça ileri aşamalara gelene kadar önemli şikayetlere yol açmayabilir. Kanserin belirti vermeden ilerlemesi, bu kanseri bu kadar tehlikeli yapan en önemli faktördür. Kişinin kanser olduğunu düşündüren belirtiler arasında;

Sigara kullanan ve buna bağlı kronik bronşiti olan birinin, mevsimsel öksürük ve balgam şikayetlerinin süreklilik kazanması, giderek artan nefes darlığı, balgamda kan görülmesi, özellikle sırtta kürek kemiklerinin arasına veya omuzlara yayılan batıcı nitelikte göğüs ağrısı, nedensiz kilo kaybı, ses kısıklığı, hırıltılı solunum, çok yorgun hissetme kanser için şüphe uyandırması gereken şikayetlerdendir.

Bazı kişilerde öksürük, hırıltılı solunum, nefes almada zorluk, göğüs rahatsızlığı olmasına rağmen  erken aşamada  genellikle dikkate değer bir belirti ortaya çıkarmaz. Hastaya farklı nedenlerle göğüs filmi ya da CT taraması yapıldığında tesadüfen teşhis edilebilir.

Risk faktörleri nelerdir?

Akciğerde tümör görülmesini tetikleyen çeşitli risk faktörleri bulunmaktadır. Sigara, puro ve pipo kullanımı, pasif içiciler (tütün dumanına maruz kalanlar), toksik gazlara maruz kalma, asbest, hava kirliliği ve akciğer hastalıkları (geçirilmiş tüberküloz) bu hastalığa yakalanma riskini arttıran faktörler arasında yer almaktadır.

Bir kere bu kanser türüne yakalanan kişinin bu hastalığının tekrarlama riski, hiç kanser olmamış kişiye oranla daha fazladır. Akciğerde tümör oluşumuna zemin hazırlayan bazı riskli meslekler de bulunmaktadır. Madenciler, tekstil, izolasyon, plastik- sanayi, petro-kimya, boya, maden ve kaynak ile tersanede çalışan kişiler bu grupta sıralanabilir.

Türleri nelerdir?

Kanser, farklı hücre türlerini temsil eden ve farklı tedavi gereksinimi duyan iki ana gruba ayrılır. Her iki grup için de ayrı tedavi yöntemleri vardır:

Küçük hücreli kanser daha hızlı ilerleyen ve tanı konulduğunda çoğunlukla uzak metastazları olan kanser tipidir. Hastaların  %85’i küçük hücre dışı (KHDAK), % 15 i ise  küçük hücreli kanserdir.

Tanı yöntemleri hangileridir?

Akciğerinizde bir kitle olup olmadığını anlamak  için doktorunuz bir veya birden fazla test isteyecektir, akciğer filmi ya da akciğer tomografisi gibi. Eğer akciğerinizde  bir anormallik olduğunu tespit ederse, biyopsi öncesinde PET/BT ile bu kitleyi değerlendirecek ve kitlenin yapısının tespit edilmesi için  biyopsi isteyecektir. Biyopsi için  akciğerdeki şüpheli bölgeden doku örneği çıkarılır ve hastalığı tanımlamak için mikroskop altında incelenir. Yakındaki lenf düğümlerinden de doku örneği alınabilir.

Biyopsi Yöntemleri;

  • Bronkoskopi: İnce ve ışıklı bir tüpün ağızdan sokularak hava yollarının incelenmesi esasına dayanır. Şüpheli ya da tümör bölgesine yakın bronş mukozasından küçük bir doku parçası alınır.
  • İğne Aspirasyonu: Göğüs duvarından tümör bölgesine doğru bir biyopsi iğnesi sokularak tümörden küçük bir doku parçası alınması işlemidir. Bu işlem radyolojik görüntüleme eşliğinde yapılır.
  • Torasentez: Bir biyopsi iğnesi kullanılarak akciğerleri çevreleyen sıvıdan örnek alınmasıdır.

Torakotomi: Doğrudan tümörden bir parça almak amacıyla göğüs kafesinin cerrahi müdahale ile açılmasıdır. Biyopsi sonucu hastanın akciğer kanseri olduğu belirlenirse testler uygulanarak kanserin ne kadar yayıldığı (evresi)  araştırılır.

Evreler nelerdir?

Kanserinin evrelemesi için farklı yöntemlerden faydalanılabilir;

  • BT – Bilgisayarlı Tomografi
  • MRG – Manyetik Rezonans Görüntüleme
  • PET /BT  – Pozitron Emisyon Tomografisi / Bilgisayarlı Tomografi
  • Kemik sintigrafisi
  • Mediastinoskopi / Mediastinotomi: her ikiside girişimsel işlemler olup kanserin göğüs kafesi içindeki lenf düğümlerine yayılıp yayılmadığını gösterir.

Küçük hücreli akciğer kanseri  için evreleme sınırlı ve yaygın hastalık olarak yapılır.  KHDAK için ise dört evre vardır. Evre 1 ve 2’de lokal hastalıktan söz edilirken, Evre 3 ve 4’te lenfatik sisteme ve kan yoluyla uzak organlara yayılım vardır.

Tedavi seçimi akciğer kanserinin türüne nasıl bağlıdır?

Farklı mikroskobik özelliklere sahip iki ana akciğer kanseri türü vardır:

  • Küçük hücreli akciğer kanseri  (SCLC) genellikle aktif ve eski tütün içenleri etkiler. SCLC, diğer akciğer kanseri türlerinden daha az yaygındır, ancak daha agresiftir ve kolayca metastaz yapar, bu da akciğerlerin dışına yayıldığı anlamına gelir. SCLC için ana tedavi kemoterapidir. Çoğu zaman, radyasyon tedavisi hastaya aynı anda reçete edilir, ancak yalnızca tümör göğsün ötesine yayılmadıysa. Neoplazm hızla metastaz yaptığı için KHAK için cerrahi tedavi nadiren kullanılır.
    Bununla birlikte, sonraki mikroskobik analiz için bir tümör dokusu örneği elde etmek için cerrahi bir yaklaşım kullanılabilir, bu da doktorların akciğer kanseri türünü belirlemesine olanak tanır. SCLC’de, göğüs bölgesinde bulunan tümöre yönelik ana tedavi sürecinden sonra, radyolog, kötü huylu lezyon belirtisi olmasa bile, beyin bölgesine radyasyon tedavisi önerebilir. Bu yaklaşıma “profilaktik beyin ışınlaması” adı verilir ve sinir sisteminin hayati bölümlerinde akciğer kanseri metastazlarının oluşumunu engeller.
  •  Skuamöz hücreli karsinom dahil olmak üzere küçük hücreli olmayan akciğer kanseri (NSCLC), daha yavaş büyüme eğilimindedir ve göğüs dışına yayılması daha uzun sürer. KHDAK için ana tedavi seçenekleri cerrahi ve / veya radyasyon tedavisidir. Kemoterapi kullanılması durumunda sadece yukarıdaki yöntemlerin etkinliği artar. Aynı zamanda, NSCLC’deki kemoterapinin özellikleri SCLC’dekinden önemli ölçüde farklıdır. Skuamöz hücreli akciğer kanseri dahil olmak üzere farklı tipte küçük hücreli olmayan akciğer hastalığı, farklı kemoterapi gerektirir.

Küçük Hücreli Akciğer Kanseri

  • Tümörün göğsün ötesine uzanmadığı SCLC için sınırlı seçeneklerle, radikal bir yaklaşım olarak kemoterapi ve radyasyon tedavisi kullanılmaktadır.
  • İlerlemiş küçük hücreli akciğer kanserinde kemoterapi, bağımsız bir tedavi yöntemidir.
  • Hem sınırlı hem de yaygın akciğer tümörleri için, onkolog-radyolog, malign lezyonunun belirtileri olmasa bile, beynin profilaktik ışınlamasını önerebilir.
  • İlk tedaviden sonra kanser tekrarlarsa veya tümör tedaviye yanıt vermezse, ağrı ve rahatsızlığı azaltmak için radyoterapi veya kemoterapi reçete edilir. Radyasyon tedavisi veya lazer tedavisi, hasta için nefes almayı kolaylaştıran bir hava yolunu korur.

Küçük Hücreli Olmayan Akciğer Kanseri

  • Erken evreler: Küçük hücreli olmayan bir tümör (örneğin skuamöz hücreli akciğer kanseri) son derece küçüktür ve balgam örneklerinde kötü huylu hücreler tespit edildikten sonra saptanır. Aynı zamanda, akciğerlerdeki birincil odağın tam konumunu belirlemek için özel bir ek inceleme gereklidir. Erken evrelerde KHDAK için, ek radyo veya kemoterapi ile veya onsuz cerrahi tedavi reçete edilir.
  • İlerleyen akciğer kanseri: kanser akciğerlerin ötesine (göğüs duvarına, diyaframa, lenf düğümlerine) yayıldığında, bir kombinasyon tedavisi zorunludur. Kötü huylu odağın spesifik konumuna bağlı olarak, radyasyon tedavisi tek başına veya cerrahi tedavi ve / veya kemoterapi ile birlikte reçete edilir.
  • Akciğer kanserinin uzak organlara metastazı (metastaz yayılımı). Ancak ameliyat faydasız olabilir. Bu durumlarda, radyasyon veya kemoterapi, tek başına veya birbiriyle kombinasyon halinde semptomları kontrol etmek ve hafifletmek için kullanılır. Belki de brakiterapi veya lazer tedavisinin atanması. KHDAK tekrarladığında, uzmanlar bir istisna dışında aynı yaklaşımı izlerler: beyin dokusunda bulunan çok küçük bir metastatik lezyonu çıkarmak için cerrahi tedavi gerekebilir.
  • Tedavinin herhangi bir aşamasında akciğer kanseri olan her hasta, tümörü ortadan kaldırmak için en etkili yöntemleri bulmayı amaçlayan bir klinik araştırma programına girme hakkına sahiptir.

İnoperabl akciğer kanseri tedavisi ne kadar etkilidir?

Akciğer kanserinde “ameliyat edilemez” tanımının “tedavi edilemez” anlamına gelmediğini anlamak çok önemlidir. Aslında, akciğerlerin tüm evrelerinde (2, 3 ve 4) daha fazla hastaya cerrahi olmayan tedavi önerilmektedir. Dahası, etkinliği sadece kanser prevalansına, metastazların varlığına sadece akciğerlerde değil, diğer organlarda da bağlıdır. İnoperabl akciğer kanserinin erken evrelerinde, hastalığın optimal kontrolünü sağlamak için radyasyon tedavisi kullanılır. İlerleyici kötü huylu akciğer tümörlerinde, radikal amaçlar için radyo ve kemoterapi kombinasyonu kullanılabilir.

Ameliyat edilemeyen tümörlerin ortadan kaldırılma oranı oldukça düşüktür, ancak akciğer kanserinin göğsün lenf düğümlerine yayıldığı (metastaz) durumlarda bile iyileşme mümkündür. Kombine kemoradyasyon tedavisi reçete etme olasılığı, yalnızca hastanın durumu nispeten tatmin edici olduğunda değerlendirilir. Akciğer tümörünü tamamen ortadan kaldırmak mümkün değilse palyatif tedavi önerilir (hastanın hayatını mümkün olduğunca rahat bir şekilde sürdürmek). Bu, bir akciğer tümörünün semptomlarını gidermek, ancak ortadan kaldırmak için ilaç, kemoterapi, radyasyon tedavisi veya diğer müdahaleleri kullanmak anlamına gelir. Radyasyon dozları önemli ölçüde daha düşüktür, böylece radyasyon tedavisinin istenmeyen yan etkilerinden kaçınılır.

Tedavi yöntemleri nelerdir?

Küçük hücreli dışı akciğer kanseri (KHDAK): Tedavinin seçimi hastalığın yaygınlığı ile ilgilidir. Bu grup kanserlerde, cerrahi müdahale en yaygın tedavi şeklidir. Radyoterapi ve kemoterapi de hastalığın süresini yavaşlatma ve bulguları kontrol etmede kullanılmaktadır.

Küçük hücreli akciğer kanseri (KHAK): Birçok vakada hastalık, tanı konduğunda vücudun diğer bölümlerine de yayılmış durumdadır. Bu nedenle  cerrahi tedavi, küçük hücreli akciğer kanserinde çok az uygulanır. Doktorlar vücuda yayılmış kanser hücrelerine ulaşmak için genellikle kemoterapi uygulamasını tercih ederler. Kemoterapi içeren tedavi de, akciğerdeki kanserler veya vücudun diğer bölümlerindeki kanserler hedeflenerek uygulanabilir. Bazı hastalara beyine yönelik radyoterapi, orada kanser olmasa da uygulanabilir. Bu tedaviye koruyucu beyin ışınlaması denir. Bu beyinde kanser (tümör) oluşmasını engellemek için verilir. Tümörün büyüklüğüne, yayılımına ve patolojik tipine bağlı olarak aşağıdaki tedavilerden biri veya birden fazlası kullanılabilir:

  • Cerrahi tedavi (Akciğerdeki tümörün ameliyatla çıkarılması)
  • Kemoterapi(ilaç tedavisi); neoadjuvan (cerrahi öncesi) ve adjuvan (cerrahi sonrası)
  • Radyoterapi(ışın tedavisi)

Hedefli ve Hassas Tıbbi Tedavi Seçenekleri: Normal bir hücre kanser hücresine DNA üzerindeki genetik dizinin değişmesi sonucu hücrenin kontrolsüzce büyümesi ve çevre dokuya zarar vermesiyle gerçekleşir. Bu değişiklikler gelecek nesle aktarılmadığı için somatik mutasyon olarak tanımlanır. Dolayısıyla kanser, somatik hücrelerin genetik bir hastalığı olarak kabul edilebilir. Bu sebepten ötürü her kanser kendisine özgüdür ve bu özgün farklılıklara dikkat edilmesi gerekmektedir. Bu mutasyonların bazıları hedeflenebilir ve çok daha az yan etkili ve başarılı tedaviler gerçekleştirilebilir. Kapsamlı tümör profilleme size hangi hedefli ilacın uygun olduğunu, hangi kemoterapinin işe yaramayacağını ve muhtemel klinik çalışmaları verir. Son yıllarda çıkan, başarısı her geçen gün artan ve tıbbi kılavuzlara giren akıllı ilaçlar ve immün tedavi kapsamlı tümör profilleme ile mümkündür. Tıbbi kılavuzların yetersiz kaldığı kompleks vakalarda endikasyon dışı ilaç kullanımı ve tedavi için hekimlerin seçenekleri bu yolla arttırılabilir.

Bu test için numune olarak kanser dokusu altın standart olsa da kan ile de çalışabilmektedir.

Bu test sayesinde ulaşılabilecek FDA onaylı KHDAK ilaçları:

– Repotrectinib             – Amivantanib              – Sotorasib                     – Trastuzumab

– Gefitinib                       – Savolitinib                   – Osimertinib                – Afatinib

– Necitumumab           – Selpercatinib             – Trametinib                   – Capmatinib

– Ceritinib                       – Encorafenib                – Lorlatinib                     – Binimetinib

– Dacomitinib               – Crizotinib                     – Alectinib                       – Pralsetinib

– Entrectinib                  – Erlotinib                        – Mobocertinib             – Brigatinib

 

İmmün Terapi: Bağışıklık sistemi günlük olarak kanserli veya enfekte olmuş hücreleri tanır ve yok eder. İmmün hücreleri hasta ve sağlıklı hücre ayrımını bağışıklık kontrol noktası mekanizması ile belirler. Kanserli hücreler bu mekanizmayı kendi faydalarına kullanarak bağışıklık sisteminden kaçabilir veya hücreler arası iletişimle immün hücrelerin dokuya girişini engelleyebilir. Bağışıklık kontrol noktası inhibitörleri bu noktada kanserin bağışıklık tarafından görünür olmasını sağlar ve hızlı bir şekilde hastalığı elemine edebilir. Bu kontrol mekanizmasının baypas edilmesi otoimmün etkilere sebep olabilir. Yan etkiler ve terapi uygunluğu için hekiminize danışın.

– Durvalumab               – Nivolumab                  – Ipilimumab                 – Pembrolizumab

– Atezolizumab

 

 

 

    6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında, Şirketinizin Kişisel Verilerin Korunması Hakkındaki Bilgilendirme metnini okuduğumu onaylıyorum.

    Doktorunuza Soru Sorun